18 yıldır her seçimi kazanan bir AK Parti...
Yine her seçimi kaybeden bir muhalefet var...
Dünyanın hiç bir ülkesinde bu kadar seçim kaybeden bir muhalefet göremezsiniz...
Ya lider değişir, ya da Türkiye'de olduğu gibi dolap beygiri misali döner durulur...
Atı alan Üsküdar'ı geçerken, küçük mutluluklarla yetinen muhalefet nedendir bilinmez bugün olduğu gibi kapatılan veresiye defterleriyle kendini avutur...
Sonra yeni seçimler gelir ve kaybedilen yeni bir seçimin ardından "Biz nerede yanlış yaptık " diyen bir kaç sağduyulu partili dışında kimseler ses çıkarmaz...
Ses çıkaranlar ise hafızaya alınıp ileride ya disipline ya partiden ihraca ya da yalnızlığa mahkum edilmeye bırakılır...
Hal böyle iken yine ana muhalefet partisinde ayakların yere sağlam basmadığını görüyoruz...
Sağlık Bakanını korona virüs salgınında başarılı bulanlar onu o mertebeye getiren gücü hiçe sayıyor...
18 yıldır sağlık sektöründe yapılan devasa işlerin kıymeti halkımız tarafından bugün çok daha iyi anlaşılırken, buna karşı çıkanlar ne söyleyeceklerini bilemiyor...
Hükümetin koronavirüs salgını nedeniyle ekonomiye can verip "İMF'den para istemeyeceği" sözüne karşılık "Ankara ve İstanbul Belediye başkanlarının 3-5 bin TL'lik veresiye defterlerini kapatma girişimi sosyal medyada büyük bir iş yapılmış gibi gösterilmeye çalışılıyor...
Bu dönemde yapılan her hamle ve iyiliği küçümsediğimden değil bu eleştirim...
Tam aksine takdirle karşılıyorum...
Ancak yapılanlara bakıldığında "El İnsaf" diyesi geliyor insanın...
Sırf muhalefet olsun diye her şeyi eleştirmek, yapılan güzel şeyleri görmemek ve kulp bulmak adına zorlama işlere kalkışmak iyi bir muhalefet anlayışı değil...
18 yıldır bu ülkenin başında sürekli kendisini yenileyen, yenilgilerden ders çıkaran ve hatalarını görmeye çalışan bir iktidar var...
AK Parti' ye gönül vermiş insanların liderleriyle bir sorunu yok üstelik...
Tam aksine konu Erdoğan olduğunda tam bir kenetlenme yaşıyorlar...
AK Parti'nin en büyük sorunu liderlerine ayak uyduramayan teşkilatlar daki klik yapılardır...
Ankara ve İstanbul seçimleri hem yanlış adaylar hem de teşkilat içindeki tam da oturmamış yapılar nedeniyle kaybedilmiş olsa da bu seçimler muhalefet tarafından hep kazanılacak diye bir garanti de yok...
14 aydır görevde olan başkanlar sanki devasa işler yapıp başkanı oldukları şehirleri çıta atlatmışcasına ballandıra ballandıra anlatanlar unutmasınlar ki seçimleri her zaman galibi sessiz çoğunluklar kazanmıştır...
Günübirlik başarılarla muhalefet bunlardan mutlu olacaksa buna sözüm yok...
Ancak iktidar olmayı düşünen ve yıllardır bunun ateşiyle yanıp tutuşan bu muhalefet anlayışıyla bir arpa boyu yol alınamayacağını içerideki aklı selim insanların bugünden görmesini söylemek isterim...
Muhalefet bugün hiç konuşmayıp sadece işini hakkaniyetle yapsa iddia ediyorum aldığı oydan çok daha fazlasını alır...
Konuştukça batan, gerçeklerle yüzleşmeyen ve ilkesini sadece "Erdoğan gitsin" mantığına oturtan bir CHP ve İttifak ortakları sittin sene bu anlayışla iktidarı göremeyecektir...
Şunu asla diyemem...
CHP içinde bu gerçekleri gören, bilen ve geleceği okuyan bir çok değerli şahsiyet vardır...
Sıkıntı nerede? Bunlarla yüzleşmekten korkan CHP yönetiminin "küçük olsun bizim olsun" anlayışı partide çok daha egemen ve uzun yıllar yıkılmayacak bir kale olarak görülmektedir...
Büyükşehirler de ittifaklarla zor da olsa kazanılan seçimler CHP'nin bugünkü yöneticilerine avans vermiş olsa bile uzun maratonda bu işin artık köhneleşmiş anlayışla gitmeyeceği kaybedilen ilk seçimlerde çok daha net anlaşılacaktır...
Sosyal medyayı işimiz gereği 24 saat kullanan biz gazeteciler perşembenin gelişini çarşambadan görebiliyoruz...
Veresiye defteri kapatmakla ülke yönetmenin aynı şeyler olmadığı anlaşıldığında "biz yine nerede yanlış yaptık" şarkısını söylemenin bir anlamı olmayacaktır...
Hele hele Erdoğan gibi bir lider rakibiniz ise çok iyi ekmek yapmak zorunda kalırsınız...
Bu anlayış hakim kılınacaksa 40 fırın yetmeyeceği gibi karşı tarafa 41 kere maşallah demeye devam edersiniz...
Benden söylemesi...