İnsan, farkındalığının farkında olan tek canlıdır.
Yani, düşünen değil, düşündüğünü düşünen canlılarız. Dün şu konuda böyle düşünüyordum, bugün bunu düşünüyorum, yarınki gelişmelere göre şöyle düşüneceğim, denklemini kurabilen tek canlıyız.
Yeni nesil gençliğin adına bir de Z kuşağı demeye başladılar.
Bugün halk olarak kısır çekişmeler peşinde koşarken, Gençlerimizi Z Kuşağı diyerek farklı bir dünyaya itiverme düşüncesi gelecek bakımından tehlikelidir.
Z kuşağı nedir? Bunu birisi açıklamalı, gençler kendilerine takılan bu ismi öğrenmeden karşı koymalıdır.
Z Kuşağı veya Z Jenerasyonu ise, 2000-2003 yılları arasında doğmuş bir nesildir.
Teknoloji ve bilim ile buluşan bu nesil, X ve Y Kuşağının aksine bireysel ve özgür bir anlayışa sahiptir.
İnternet gençliği olarak da adlandırılan bu kuşağın sosyalleşme alanı internet ağıdır.
Toplumun kendilerini, kendilerinin de toplumu anlamada zorlandığı bu kuşak, bilgiyi kitaplardan, makale veya köşe yazılarından değil, en kısa yol olan internetten alır. Bu yüzden bilgiyi hafızalarında değil de ellerinde bulunan cihazda taşımayı daha uygun bulurlar. Böyle olmasının, bilgi ve teknoloji çağında doğru bir tercih olduğu kanısındayım.
Genel olarak X-Y-Z Kuşağı olarak adlandırılarak kuşaklar arası ayrımın yapıldığı bilinmektedir.
İnternet çocukları olmaları, onların yaşamlarının mesajlaşmaktan ibaret olduğu anlamına gelmez. Dünyada olup bitenlerle yakından ilgilidir bu kuşak.
Öz güvenleri çok yüksek olduğu için sormak, danışmak, akıl almak yerine bilgilerinin izinden gitmek isterler.
Dünya genelinde genç kuşaklar X, Y, Z kuşakları olarak adlandırılıyor. X kuşağı yeniliklere adapte olmaya çalışırken, bir yandan sabırla iş hayatlarında kademe atlıyor; Y kuşağı iş hayatında hemen yönetici olmayı, para harcamak için çalışmayı tercih ediyor, kendi görüşlerinden asla vazgeçmiyor; Z kuşağı ise artık sokakta birdirbir oynamıyor, ipad’leriyle sosyalleşiyor.
Bizim çocukluk yıllarımız sokaklarda top oynayarak, misket yuvarlayarak geçti. En son ne zaman sokakta misket oynayan çocuk gördünüz?
Teknoloji çağı birçok seçenek ile hayatımıza dâhil oluyor.
Teknolojiye esir olmadan, kaliteli aile iletişimini sağlamak bizim elimizde.
Yeter ki, bunu gerçekten isteyelim ve önemseyelim. Kaybedilen her değer bizler için önemlidir.
Bizler eldeki değerlerimize sahip çıkamaz isek, zaman hızla akıp giderken, elden kaçırdıklarımız için; Eyvah!, demek zorunda kalıp, çaresizlik içinde dizlerimize vurmamamız gerekir.
Unutmamalı ki, dünyanın geleceğini çocuklarımız şekillendirecekler. Vicdanlı ve sevgi dolu çocuklar yetiştirmek zorundayız.
Dileyelim ki, yeni dünya düzenini kuracak çocuklarımızın rehberi, kalplerindeki sevgi olsun.