Mevsimsel Duygulanım Bozukluğu

Türkiye’nin büyük bir bölümünün pastırma yazının keyfini sürdüğü şu günlerde soğuk ve karanlık günler çok uzaktaymış gibi gelebilir. Ancak kış kapıyı çalmak üzere ve siz kışın ruh sağlığınıza etkilerine ne kadar hazırsınız? Mevsim geçişlerinde tüm depresyon olgularında bir kıpırdanma olur. Aslında sadece depresyonda değil psikiyatrik rahatsızlıkların bir çoğunda bahardan yaza geçerken ve yazdan kışa geçerken depresyonda bir hareketlenme olur. Depresyon kış aylarında biraz daha fazla görülür. Duygu durum bozukluğu olarak depresyon bu dönemde nüksedebilir, yani yeniden ortaya çıkabilir. İki uçlu duygu durum bozukluğuna (manik depresif hastalık) bağlı depresyonda da bir tırmanış olabilir. Bu dönemde her ikisinde de atak ortaya çıkabilir.
Kış aylarında bir çok kişi kendini daha hüzünlü ve karamsar, daha isteksiz ve mutsuz, daha yorgun, gergin ve enerjisiz hissettiğinden söz eder. Kış aylarında genellikle sabahları dinlenememiş uyanmak, yataktan yorgun kalkmak ve gün içinde yorgun hissetmek, iştahla birlikte karbonhidratlı ve şekerli besin tüketiminin artması, dikkat ve odaklanmada güçlükler, unutkanlık, işe gitmede ve iş yapmada isteksizlik gibi yakınmalarda bir artış olur. Bireyler, bu şikayetleri birkaç günlük sürelerle, dönüşümlü olarak yaşayabilir. Bu, doğal bir durumdur. Ancak bu şikayetlerin sürekli bir arada görülmesi depresyonun habercisi olabilir. Dünyada 350 milyondan fazla kişide görülen depresyon, bazen yılın sadece belli dönemlerinde, daha çok Eylül ve  Ekim aylarında ortaya çıkar ve “Mevsimsel Duygulanım Bozukluğu” adını alır. Kış depresyonu da bu anlamda en sık rastlanan mevsimsel depresyon tipidir.   
Kış depresyonuna tam olarak neyin sebep olduğu bilinmemektedir. Ancak ortaya çıkmasında rol oynayan birkaç temel unsurdan söz etmek mümkündür.
Bunlardan birincisi güneş ışığının etkileridir. Güneş ışığı göze temas ettiğinde, beynin hipotalamus bölgesi harekete geçer. Bu bölge, uyku, iştah, cinsel dürtü, vücut ısısı, duygu durumu gibi alanlardan sorumludur. Gün ışığının yetersiz olduğu durumlarda bu alanlardaki faaliyetler yavaşlar ve hatta tamamen durur. Kış aylarında güneş ışınlarını oldukça az alan kuzey bölgelerinde depresyonun çok daha yaygın olarak görülmesi de bunu destekler niteliktedir.
 
İkinci etken düşük serotonin düzeyidir. Mevsimsel depresyonda rol oynayan pek çok kimyasaldan biri serotonindir. Serotonin, iştah ve enerji kullanımı gibi bedensel işlevlerin düzenlenmesinin yanı sıra kişinin kendini iyi hissetmesinde, olumlu duyguların ortaya çıkmasında da önemli rol oynayan bir hormondur. Depresyon hastalarında serotonin düzeyinin bilhassa da kış aylarında daha düşük seviyede olduğu görülmüştür.
Üçüncü ve bir diğer etken ise yüksek melatonin düzeyidir. Hava karardığında beynimizin salgıladığı melatonin hormonu, uykuya dalmamızı sağlar. Hava yeniden aydınlandığında ise melatonin salgısı kesilir, böylece uyanırız. Araştırma bulguları, kış depresyonu yaşayan kişilerde melatonin seviyesinin yüksek olduğuna işaret etmektedir. Öte yandan, ışık tedavisiyle melatonin düzeyi azalsa da depresyon şikayetleri tamamen ortadan kalkmamaktadır. Dolayısıyla melatonin düzeyinin depresyondaki bazı şikayetlerde rol oynadığı ancak birincil sebebi olmadığı söylenebilir.
Dördüncü olarak diğer gerekçeler de şöyle sıralanabilir. Diğer depresyon türlerinde olduğu gibi kış depresyonunun arkasında da, bazen sevilen birinin kaybı, emeklilik ya da iş değiştirme, iş kaybı, boşanma gibi travmatik bir olay da yer alabilir. Ciddi bedensel rahatsızlıklar, ilaç veya beslenme düzenindeki değişim, alkol-madde kullanımı gibi unsurlar da kış depresyonunun ortaya çıkmasında etkili olmaktadır.
Bir sonraki yazımda kış depresyonuna yakalanmamak için hangi önlemleri almamız gerektiğinden ve tedavi yöntemlerinden bahsedeceğim.