Yorumumu hocanın maç sonu açıklamasından sonra yazmaya karar verdim.
Yanımdaki arkadaşla birlikte; "Hoca bakalım bu sefer ne bahane uyduracak" diye konuştuk.
Rakip yine kapandı, yerden kalkmadılar gibi bahaneler üretemeyecekti bu maçta.
Çünkü rakip bu sefer kapanmadı, yatmadı, aksine güçlü ve topa basan, tempo yapan,
Her iki kanatı özellikle sağ kanadı çok iyi kullanan bir ekip görüntüsü verdi.
Ama sayın hocam bu sefer de Diyarbakır’ın fiziki durumunu ve topçular üzerindeki korkudan bahsetti.
Bu korkunun terör mü, yoksa soğuk hava korkusu mu olduğunu çözemedim….
Keşke bu konuyu az daha açabilseydi.
Ama basın toplantısına katılan gazeteci arkadaşlarında bu konu hakkında bir sorusu olmadı sanırım.
Çok ilginç !!
İlk yarının son beş maçında yenilmeyen takım kadrosuna baktığımızda,
Kubilay – Oğuz – Bahattin’in form ve takıma uyumlarının hemen hemen en üst düzeyde olduğunu izlemiştik.
Aylarca top oynamamış bir Abdulkadir’i, merkez orta alanın en formda adamı Kubilay’ın yerine İrfan’ı,
Bence ligin en iyi anlaşan ve uyumlu olan Savaş – Oğuz ikilisinde,
Oğuz'un yerine Yılmaz’ı tercih edilmesinin
Mantığını ve düşüncesini diğer arkadaşlar gibi bende çözemedim…
Tamam stoper eksikliğinden dolayı Aytaç’ın on birde yer almasının bir mantığı var.
Yeni transfer topçuları yavaş yavaş takıma monte etmek varken,
Direk on birde şans vermek oyun düzenini bozduğu gibi
Takım içindeki düzen ve arkadaşlığı da bozar…