Ödül töreninde bir hanımefendi konuşuyor. "Vicdan" diyor, "merhamet" diyor."Hah" diyorsun işte, birisi çıkacak Filistin için iki kelam edecek...
Meğer sokak köpekleri için duyarlılık gösteriyormuş kendileri.Ne kadar da iyi!
Görüyoruz, dünyanın dört bir yanında ödül törenlerinde, konserlerde, etkinliklerde, futbol maçlarında insanlığın kanayan yarası Gazze'ye bir selam gönderiliyor.
En azından "sizin için üzülüyoruz" mesajı veriliyor.Yüzbinler katılıyor.
Bu mesajlar çok mu önemli? Önemli tabi.Başka ne geliyor elimizden?
"Dua edelim" diyorsun, "duayla olmaz" diyorlar.
"Boykot yapalım" diyorsun, karşı çıkıyorlar.
"Asker gönderelim" diyorsun, ayağa kalkıyorlar.
Ne yapalım arkadaş, söyleyin ne yapalım?
Gözümüzün önünde insanlık katlediliyor.Çoluk çocuk demeden kan dökülüyor. "El bebek gül bebek" büyümesi gereken masum çocuklar kefenleniyor.
Gözümüzü mü kapatalım? Yoksa kalkıp siyonizme destek bayrağı mı açalım?
Bakın, Filistin bir imtihansa oradaki yiğitler canlarıyla, mallarıyla bu imtihanı veriyorlar.
Gözün gördüğünde onlar kaybediyorlar.Gönlün gördüğünde ise cenneti kazanıyorlar.
Ya biz? Ya biz bu intihanın neresindeyiz?
Yetmiyor gibi bir de yalan yanlış tarih bilgileriyle ortalarda geziniyorlar.
Biz "çocuklar ölüyor" diyoruz, onlar "toprak satmasalardı" diyorlar.
Biz "içmeyin şu kahveyi, yemeyin şu hamburgeri, kardeşlerimize kurşun sıkıyorsunuz" diyoruz.Onlar "tamam da Araplar bizi sırtımızdan vurdu" diye karşılık veriyorlar.
Ayasofya'da olduğu gibi, Doğu Türkistan'da olduğu gibi, başörtüsü yasağında olduğu gibi yine toplumsal reflekslerin kimlikleri ifşa ettiği bir durumla karşımıza çıkıyorlar.
Baylar bayanlar, boykot önemlidir.Fakat mutfaktaki boykot yetmemektedir.
Ünlü boykotu, şarkıcı boykotu, sanatçı boykotu, hoca boykotu, arkadaş boykotu da elzem ve gereklidir!
Orhan DOĞANGÜNEŞ