Kaç gündür düşünmekteyim, ufağa dolduruyorum almıyor, büyüğe dolduruyorum bir türlü dolmuyor.
Sahi nasıl anlatılır ki, ömrünce dik durmuş ve bu dik duruşuyla gerçek dava adamının nasıl olması gerektiğini arkadan gelen nesillere ve birlikte mücadele ettiği dava ardaşlarına öğretmiş inançları uğruna ölümüne mücadele vermiş okyanus yürekli bir ozan? Kim ne derse desin, ne anlatırsa anlatsın,
Bu satırların yazarı olan ben, Samsun'da yaşayan Türk milliyetciliğini savunup ülkücü olarak yaşayan ilklerdenim. Ozan Arifi ise, bu davanın ilklerinden ve çilekeşlerinden olduğu için çok yakın tanır ve büyük çilekeş olduğuna, gerçekten inanmış ve iman etmiş büyük dava adamı olduğuna, hiçbir makam ve mevkide gözünün olmadığına, hiçbir menfaatin ve ihsanın karşısında da eğilmediğine çok yakından bildiğim ve tanıdığım için önce Allah’ın sonrada yüce milletimin önünde şahitlik ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin cenazesine saygıyı ve vefayı esirgeyip bir çelenk bile göndermediği, hiçbir yetkilisinin cenazesine gönderilmediği, üstüne üstlük defin günü konserleri ertelemediği bu Bozkurt yürekli büyük ozanın her Türk Milliyetçisin de hakkı vardır. Bu hakkı bir dirhem vicdanı olan hiçbir insan oğlu insan inkar edemez.
Gelin görün ki, iktidar olması için gecesini gündüzüne katan, sürgünler yaşayan, Ana yurdundan didergin düşen, vatan hasreti çeken, sevdiklerinden ayrı düşen bu asrın haksızlık ve ihanet karşısında yılmaz ve susmaz bozkurt yürekli oğul gün geldi kendi siyasi partisi genel başkanı tarafından mahkemelere bile verilip para cezasına bile çarptırıldı. Davasından vazgeçenlerden, makam ve mevki sevdalısı olanlardan, dün yerip bu gün bağrına basanlardan, Türkün kuyusunu kazanlarla kol kola olanlardan ve vatan hainleriyle dost olanlardan hesap sormak için verdiği mücadele de asla eğilip bükülmeyen, yılmayan ve yıkılmayan, dimdik duran bu koca yürekli asrımızın Dede Korkut'u son nefesine kadar susmadı ve geri adım atmadı. Gerçek bir ülkücü ve Türk milliyetçisi olarak yaşamayı seçti, onurlu ve vakarlı.
Dava adamlarının değişmez kaderdir bilir misiniz?
Çok çetin ve olumsuz şartlarda davalarının tohumu yeşersin diye insan üstü mücadele eden ve her türlü zorluğa karşı koyan, sürgünler ve hapislerde dahi süründürülen dava adamlarının; davalarının meyve vermeye başlamasıyla kaderleri de davalarını işgal eden menfaatperverler ve işgalciler tarafından yönlendirilmeye başlar.
Davanın meyve vermesiyle dava adamlarının içinde yerden mantar biter gibi biten menfaatperverler ve işgalciler gerçek dava adamlarını, gah cahillikle, gah beceriksizlikle gahi da ihanetle ve hainlikle suçlanarak dava dışına iteklerler. İşte bu acı gerçekten hemen-hemen hiçbir dava adamı kurtulamamıştır.
Ne yazık ki, cennet mekan Ozan Arif ağabeyde bunlardan birisi konumuna konulmak istenmiştir.
İnandıklarını yılmadan ve usanmadan devamlı haykıran sevgili Arif ağabey bir şiirinde,
" Ben mi ihraç edip vekil susturdum,
Veya bakan dövüp, terör estirdim
Bir sürü gönlü benmi küstürdüm
Değişen ben miyim yoksa onlar mı?
.......
Doğrudur, konuştum, asla susmadım,
Çünkü ben yanlışa imza atmadım,
Apo denen iti ben mi asmadım,
Değişen ben miyim yoksa onlar mı?
Bu duygularını ifade ederken davasının ehliyetsiz ve liyakatsiz eller tarafından ele geçirildiğini de ifade etmiştir.
MHP ve Ülkü Ocaklarının, büyük ozanımıza ve fitnenin karşısında dimdik duranımıza karşı gösterdiği vefasızlığa ve insanlık dışı davranışa rağmen, başta Türk Cumhuriyetlerinden ve dünyanın çeşitli ülkelerinden kopup Samsun'a gelen Türk Milliyetçileri büyük ozanımıza sahip çıkmıştır ve mahşeri bir kalabalık eşliğinde Arif Şirin ağabey ebedi istirahatgahına defnedilmiştir.
Tekbir seslerinin Samsun'u inlettiği öyle bir gün görmemişti Samsun- Samsun olalı.
Seni anlatmak çok zor ağabey çok..
Bil hassa dostum ve dava arkadaşım olman hesabıyla kelimeler boğazıma diziliyor ve çareşizleşiyorum.
Nur içinde yat koca reisimiz
Nur içinde yat büyük ozanımız
Nur içinde yat zulmün karşısında dik duranımız...
Ne mutlu bana ki seni tanımışım arif ağabey...