Şimdi ki ruh halimizi kelimelere dökmek istiyorum ama hiçbir şey aklıma gelmiyor. Sanki , sessiz sedasız giden bir sevgilinin arkasından bakar gibiyiz şimdi. Yıllardır umutla özlemle beklediğimiz YÜKSELişin, SAĞLAM adımlarla ağır ağır yok oluşunu izledik gözyaşlarıyla. Etrafımdaki armaya gönül vermiş arkadaşlara dostlara tanıdığım insanlara bakıyorum, hepsinin gözlerinde aynı kişilere kilitlenmiş öfke ve kin var. Ve hedefteki isim de Ertuğrul SAĞLAM. Haksız da sayılmazlar hani. Sezon başından beri yapılan hatalı transferlerden dolayı , SAĞLAM hocanın sezon sonuna kadar kesin bir on bir bulamaması, belirli bir oyun sisteminin ve anlayışının olmaması ve her puan kaybından sonra ; ‘’ alınacak dersler var’’ denmesine rağmen hiçbir ders alınmaması, topçular üzerinde otorite kurulmaması, gereksiz zaman ve yerlerde papaz topçuların arkasında durması ve taraftarlar aleyhine yapılan gereksiz söylemler Ertuğrul SAĞLAM’ı hedef yaptı.
Dediğim gibi. Sessiz sedasız giden bir sevgilinin arkasından bakar gibiyiz. Ona son bir kez dur demek henüz her şeyin bitmediğini göstermek yine bizim elimizde. Maçtan sonra sayın başkanın , ‘’bunda da vardır bir hayır.Yıkılmak yok, yeniden ayağa kalkacağız’’ açıklaması, sanki bize zifiri karanlığın sonunda güneşi gösterir gibiydi. En karamsar en hüzünlü duygularımızı bir kenara bırakıp YÜKSEL başkan gibi sıkı sarılma zamanıdır sevdamıza. Yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen sayın başkanın ‘’ ben buradayım, gereken neyse yapılacak ‘’ deyip şehre umut vermesi pes etmemesi, sanırım daha önce yapılan yönetim bazındaki hatalardan ders alınmasının ve bazı şahıslarla yolların ayrılacağı sinyalini verdi. Scoud ekibi ve Mustafa AZTOPAL listenin başındalar sanırım.
Ama sonuç yine aynı; heba olmuş bir yıl daha…..