Neval Sultan
Anadolu’dan bir hikayedir…
Adam: Baba! Bak burada acil durumlar için biriktirdiğim biraz yüklü bir para var. Al bu sende dursun. İhtiyaç olduğunda senden alayım.
Baba: Tabii, oğlum ne demek…
(Bir yıl sonra…)
Baba: Oğlum, bizim maddi durumumuz pek iyi değil emeklilik işte. Biraz yardım edebilir misin?
Adam: Tabii baba ne demek, ben size her ay belli miktar yatırırım merak etme sen.
(İki yıl sonra…)
Muhtar: Oğlum senin şu baban var ya, harika bir adam. Çok karizmatik, beyefendi, sözü sohbeti dinlenir adam doğrusu. Mahalleli hayran ona.
Bakkal: Çok da cömerttir baban, fakir fukara dostudur, yardım eder herkese.
Berber: Hele giyimi dudak uçuklatıyor herkese. Kalite ve pahalı giyimin adresidir amcamız.
Kahveci: İtibarı yeter abimin!..
(Dört yıl sonra…)
Anne: Oğlum baban mobilyaları değiştirdi. Ama ben mutfak da yaptırılsın dedim.
(Beş yıl sonra…)
Adam: Baba kızım hasta. Tedavisi çok pahalıymış. Devlet çoğunu karşılamıyor. Mecburen biriktirdiğimi kullanacağım. Ver sen o sana verdiğim paraları.
Baba: Ama oğlum ben… Şey!!! Kem küm…
Adam: Nasıl yani? Baba ben onu sana zor durum parası diye vermiştim.
Baba: Tamam da oğlum bak mobilyaları değiştirdik, mutfağı yaptırdık. Üstümde ceket yoktu yavrum. Kardeşin de evlendi sonra biliyorsun, düğün yaptık. Deden hacca gitmek istiyordu yıllardır, adamı mahrum mu bıraksaydık ibadetten?
1.Kardeş: Biz varlıklı bir aileyiz, babam hiçbir isteğimizi eksik etmedi beş yıldır. Tüm komşular bizi kıskanıyor.
2.Kardeş: Okulda arkadaşlarıma sürekli bir şeyler ısmarlayabiliyorum. Eskiden yapamıyorduk, şimdi herkes beni çok seviyor.
3.Kardeş: Senin çocukluğunda yoktu abi ama şimdi biz her sabah sucuk, salam yiyoruz. Babam senin zamanındaki gibi mi olsun, ben ekmek peynir yemek, ucuz ekmek için halk büfelerinde kuyruğa girmek istemiyorum.
4.Kardeş: Babam bahçeyi bahçıvana dizayn ettirdi. Her taraf çiçek. Bahçe salıncağımız bile var. Tüm bahçe salıncaklarının en büyüğü. Kimsenin evinde yok.
Adam: İyi güzel de, benim çocuğum hasta ve tedavisi için para lazım. Bir şekilde onu bulmalısın baba…
Baba: Tamam oğlum sen sıkılma, bakarız bir çaresine, sen hesap yapamayabilirsin, ver maaş kartını bana, ben onun içinden sana biriktirir veririm.
Adam: Baba şaka mı yapıyorsun? Yemişsin bütün parayı zaten, ben sana nasıl güveneceğim şimdi?
Amca: Yazıklar olsun yeğen! Babanla ne biçim konuşuyorsun? O sizin ailenizi saygın bir yere getirdi. Herkes gıpta ediyor zenginliğinize.
Dayı: İnsan babasına güvenmez mi yeğenim? Sen milletin söylediğine ne bakıyorsun? Kıyafetleriymiş, harcamalarıymış, bunlar hep dedikodu, var mı kanıtın senin parandan alındığına dair? Yok! O zaman o fitneci-fasık karının seni doldurmasına izin verme.
Teyze: Senin o karın var ya o karın! Yedi bütün sülaleyi. Makyajına para yetirememişsindir onun. Seni batıran o oğlum.
İmam: Aman oğlum, senin baban camiye en çok yardım eden adamdır. Dini bütün, namazlı abdestlidir. Hem dinimiz anne-babaya öf bile demeyeceksin der. Tövbe de oğlum, sen maaş kartını ver babana. Bak yardım edecek adam sana.
1.Komşu: Adam babasını elinden gelse vuracak… Bu kadar düşman olur mu bir oğul babasına? Ne yapmış adam ailesi iyi yaşasın, çocukları iyi şeyler yesin, bahçesi güzel olsun demekten başka?
2.Komşu: Ay adam o bahçede her hafta mangala davet ediyor bizi. Bu kadar iyi kalpli adamı harcayacak oğlan, aman diyim, evlerden ırak…
3.Komşu: Nankör oluyor işte evlatlar böyle kardeş… Hep karısı olacak o şıllık batırdı onu ama görmez ki nankör evlat, babasını suçlayacak, paramı yedi diyor bir de utanmadan. Halbuki adam yardımında bağışında bir beyefendi. Daha geçen gün dul neneye üç aylık erzak götürürken gördüm babayı. Tüm komşulara yardım eder, hep yardıma davet eder adamcağız.
Adam: Tamam o zaman baba, madem öyle mahalleden kızım için yardım toplayayım ben, belki toplarız parayı.
Baba: Olmaz oğlum, biz kendimize yeteriz. Bak aklıma ne geldi? Ben şimdi benim üstüme olan evin sana düşen 6 da bir hissesini 6 da ikiye çıkarayım. Sen o hisseyi ipotek göstererek bankadan 200 bin lira kredi çek. O krediyi de ağır ağır ödersin.
Adam: Hay senin çözümüne dee…
İmam: Bak görüyor musun ne merhametli, iyilik sever, yardım düşkünü bir baba… Ama oğlan onu bile reddediyor ve adama ‘dur artık yardım etme ona buna, torunun hasta bana ver’ diyor. İşte bu adamlar Kur’an’ın maun suresinde “en ufak bir yardımı bile esirgerler” dediği adamlar. Dinsiz bunlar… Ama biz yine de Müslümanlığımızı yapalım ey cemaat… Adamın kızı için her namaz sonrası toplu duaya davet ediyorum sizi…
“Allahım sen o kızcağızı pençesine düştüğü hastalıktan kurtar! Amin!..”
***