Özgürlük ve Demokrasi denen kavramlar onların fikriyatına ve dünya görüşlerine
Paralel anlamlar ürettiği, onlara hizmet ettiği sürece saygın ve anlamlı, onun dışında hiçbir şey değildir.
Yani aslında mesele demokrasi falan değildir mesele sağlam bir ikiyüzlülüktür.
Hak hukuk edebiyatı yapıp, memleketi ve milleti önemser gibi görünüp,
Sokak eylemlerinde devlet ve millet malına, özel mülkiyete zarar vermekten hiç çekinmemek…
Dertleri asla vatan millet falan değil, mesele direkt vatan hainliğidir.
Bir diktatörün ülkesinde yaşamak, onun yönettiği ülkede sabah akşam pervasızca ona saldıracak kadar rahat olabilmek…
Değer yargılarından uzak, memleket adına kaygısız bir kafaya sahip olmak…
Kendiyle bile çelişen bir edepsizliği sürekli tekrar etmek.
Mesele böyle bir çelişkiyi bile idrak edemeyecek küçücük bir beyine sahip olmak.
Mesele mutlu azınlığın üretmeden yüksek faizler üzerinden para kazanabilmesinin yeniden yolunun açılabilmesi. Mesele milletin kanını emebilmek…
Mesele yattığı yerden yeniden para kazanabilmek meselesidir.
Mesele gelir dağılımında ki dengelerin yeniden değişmesi meselesi.
Yani “bir kişiye dokuz pul dokuz kişiye bir pul meselesi.”
Hayat tarzına müdahaleyi bahane edenlerin yıllardır başörtüsü gibi bir problemi görmemeleri gibi…
Yani mesele âlemi aptal kendilerini çok zeki zannetme meselesidir.
Mesele, emperyalist bloku ortak bir endişeye sevk eden büyük Türkiye’nin ufukta görülmesi meselesidir.
Mesele, dünyayı sarsan ve korkutan Osmanlı federasyonunun yeniden hayat bulma endişesi meselesidir.
Mesele, âleme nizam iddiasında olan o dip dalganın artık iyice hissedilebiliyor olma meselesidir.
Mesele, yerli yabancı çıkar odaklarının ortak gayelerine hizmet amacıyla işbirliği yapması meselesidir.
Mesele ne demokrasi ne diktatör ne ekonomi ne de hayat tarzı meselesidir.
Artık çok iyi biliyoruz ki mesele kesinlikle millete memlekete ülkenin geleceğine kast etme meselesidir.
İste bu yüzden “Önce Millet Önce Memleket”