Ahlakî içeriğe sahip kavramlar verdiği mesajlarla insanın dinle, dinin insanla, insanın insanla ilişkilerine dair çeşitli düzenlemeleri içermesi nedeniyle önem arz eder.

İnsanlar arası kurulan her türlü dinî, ahlakî, hukukî, ailevî, ticarî ilişkide karşılıklı güven duygusu ve dolayısıyla sadâkatin önemi açıktır.

Sadâkat, din, siyaset, ticaret, ailevi ilişkiler, hukuk ve ahlaka varıncaya kadar hayatımızın her alanında karşılaştığımız, dikkate alınan ve önem verilen bir kavramdır.

Sadakat: İçten  bağlılık,  sağlam, güçlü dostluk.

Liyakat: Bir kimsenin iş verilmeye uygunluğu, yaraşırlık durumu, kifayet

Sadakatin  kökeni   sıdk, yani doğruluk, gerçeklik, içtenlik.

Dolayısı ile gerçeklik köprüsüyle objektifliğe komşu olabilir.

Liyakat: Layık,  yani  hak eden, uygun olan, yaraşan şey.

Bu da hakkaniyet köprüsü ile objektifliğe merdiven dayamış olabilir.

Son zamanlarda bu iki kavramın karşılaştırmasını daha sık duyar olduk.

Bu kadar İnsan Kaynakları sistemleri, modern değerlendirme araçları, kariyer yönetimi teorileri, işe alım metodolojileri konuşurken sadakatin peynirin arkasından kafasını çıkaran fare gibi bize göz kırpması, bütün hijyen rüyalarımızı lekelemesi de cabası.

Sistemsel kurguların bu kadar ilerlediği bir dünyada, sadakati bu kadar tartışmamız da çok ironik. Liyakatin her şey olmasını beklerken, sadakatle imtihan olmamız, belki de tüm kurgularımızı sil baştan gözden geçirmeye itiyor bizi.

Kelimelerin sözlük anlamları duru, doğru ve kurtarıcıdır. Sözlükler bize ferahlığın kapılarını aralar.

Ancak o rahatlama içinde, kelimeleri iyi ve kötü diye tanımlamak da bize büyük hatalar yaptırabilir.

Liyakatin içine sadakati sokabiliyor muyuz, hepsinden önemlisi çalışanlara bunun böyle olduğunu anlatabiliyor muyuz?

Sadakati bir sınıfın, ekibin, zümrenin etrafına vereceği zararın kutsal ittifakı olmaktan çıkarıp, iyiye, doğruya ve ortak akla yönlendirebiliyor muyuz?

Objektifliği liyakat ve sadakatle güçlendirip, yıkılmaz kale haline getirebiliyor muyuz?

Sadakat: “Efendi ve velî-nimete şekür ve minnetdâr olup hakkî nimetini unutmama.”

Sadāḳat kendisine iyilik edene, lutufta bulunup koruyana minnet ve şükran duyguları ile bağlanma, bu bağlılığa yakışır şekilde davranma, hâinlik ve döneklik etmeme, vefakârlık gösterme halidir.                                                                            
İnsan bu dünyaya bir kez gelmektedir.

Yaşadıklarının tekrarı, yaşayacaklarının ertelenmesi söz konusu değildir.